Böbrek taşı hastalığı, idrar yolunda katı bir materyal parçasının (böbrek taşı) geliştiği bir kristalopatidir. Böbrek taşı tipik olarak böbrekte oluşur ve idrar akışının etkisiyle üreter denilen böbrek kanalına buradan da idrar torbasına (mesane) düşüp vücudu terk edebilir. Küçük bir taş (halk arasında böbrek kumu olarak adlandırılır) belirtilere neden olmadan ya da hafif bir sancı ile vücuttan atılabilir. Bir taş 5 milimetreden daha fazla büyürse, üreterin tıkanmasına neden olabilir. Böbrek taşları bel veya karın bölgesinde keskin ve şiddetli ağrıya neden olabilir. Bir taş ayrıca idrarda kan, kusma ve idrar yaparken ağrıya neden olabilir. Böbrek taşı olan kişilerin yaklaşık yarısında beş yıl içinde böbrek taşı tekrar oluşur.
Böbrek taşlarının çoğu genetik ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesi neticesinde oluşur. Risk faktörleri arasında obezite, yeterli sıvı tüketmemek, yüksek idrar kalsiyum seviyeleri, bazı gıdalar ve ilaçlar, kalsiyum takviyeleri, hiperparatiroidizm ve gut hastalığı gibi metabolik hastalıklar yer alır. Taşlar, idrardaki mineraller yüksek konsantrasyonda olduğunda böbrekte oluşur. Tanı genellikle semptomlara, idrar testi ve tıbbi görüntülemeler ile konur. Kan testleri de hastalığın yönetiminde faydalı olabilir. Taşlar bulundukları yere: nefrolitiazis (böbrekte), üreterolitiyazis (üreterde), sistolitiyazis (mesanede) veya hangi maddeden oluştuklarına göre (kalsiyum oksalat, ürik asit, struvit, sistin) sınıflandırılabilirler.
Böbrek taşı olanlarda, su içmek böbrek taşını önlemenin bir yoludur. Günde 2.5 litreden fazla idrar üretecek şekilde sıvı alınması önerilir. Sıvı alımı böbrek taşını önlemede tek başına etkili değilse, idrar söktürücü ilaçlar, sitrat veya allopurinol ilaçları önerilebilir. Böbrek taşı hastaları fosforik asit içeren alkolsüz içeceklerden (tipik olarak kolalar) kaçınılmalıdır.
Semptomları olan böbrek taşı hastaları için, nonsteroid antienflamatuvar ilaçlar veya opioidler gibi ilaçlar kullanılarak ağrı kontrolü genellikle ilk önlemdir. Taşların idrar kanalından daha rahat düşmesini sağlamak için prostat ilaçları (tamsulosin, silodosin vb.) verilebilir. Daha büyük taşların tedavisinde ekstrakorporeal şok dalgası litotripsi (taş kırma), üreteroskopi veya perkütan nefrolitotomi gibi prosedürler gerekebilir.
Böbrek taşı tarih boyunca insanları etkilemiş olup, eski Hindistan'da Sushruta tarafından M.Ö. 600'lere kadar uzanan bir tarihte bu taşların alınması için yapılan bir ameliyat tanımlanmıştır. Küresel olarak insanların %1 ila %15'i hayatlarının bir noktasında böbrek taşından etkilenmektedir. Böbrek taşı özellikle beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişiklikleri nedeniyle 1970'lerden bu yana Batı dünyasında daha yaygın hale gelmiştir. Genel olarak, erkekler kadınlardan daha fazla oranda böbrek taşı geliştirmektedir. Hastalığın yaygınlığı ve insidansı dünya çapında artmakta ve hastalar, hekimler ve sağlık sistemleri için zorlayıcı olmaya devam etmektedir
İŞARET VE SEMPTOMLAR
İdrar kanalını (üreteri) veya böbrek çıkımını (renal pelvisi) tıkayan bir taşın ayırt edici özelliği, yanlardan kasıklara veya iç uyluğa yayılan dayanılmaz ve aralıklı ağrıdır. Bunun nedeni, taşın böbrekten veya proksimal (üst) üreterden distal (alt) üretere geçerken alt torasik splanik sinirlerden lomber splanik sinirlere yönlendirilen ağrı sinyallerinin aktarılmasıdır. Renal kolik olarak bilinen bu ağrı genellikle bilinen en güçlü ağrı hislerinden biri olarak tanımlanır. Böbrek taşlarının neden olduğu renal koliğe genellikle idrar aciliyeti, huzursuzluk, hematüri, terleme, bulantı ve kusma eşlik eder. Tipik olarak, taşı dışarı atmaya çalışırken üreterin ritmik (peristaltik) kasılmalarının neden olduğu 20 ila 60 dakika süren dalgalar halinde gelir.
Sol alt kadrandaki ağrı bazen divertikülit (bağırsak iltihabı) ile karıştırılabilir çünkü sigmoid kolon üreterle üst üste gelir ve bu iki yapının yakınlığı nedeniyle ağrının tam yerini izole etmek zor olabilir.
RİSK FAKTÖRLERİ
Düşük sıvı alımından kaynaklanan dehidratasyon, taş oluşumunda önemli bir faktördür. Sıcak iklimlerde yaşayan bireyler, artan sıvı kaybı nedeniyle taş oluşumu açısından daha yüksek risk altındadırlar. Obezite, hareketsizlik ve hareketsiz yaşam tarzları diğer önde gelen risk faktörleridir.
Yüksek miktarda hayvansal protein, sodyum, rafine şekerler, fruktoz ve yüksek fruktozlu mısır şurubu dahil şekerler ve aşırı meyve suyu tüketimi, ürik asit atılımının artması ve idrarda oksalat seviyesinin yükselmesi nedeniyle böbrek taşı oluşumu riskini artırabilir. Kahve tüketimi böbrek taşı oluşum riskini azaltabilir.
Tekrarlayan böbrek taşları olan bir kişi metabolik bozukluklar açısından taranabilir. Bu genellikle 24 saatlik bir idrar toplama işlemi ile yapılır. İdrar, taş oluşumunu teşvik eden özellikler açısından analiz edilir.
TEŞHİS
Böbrek taşlarının teşhisi öykü, fizik muayene, idrar tahlili ve radyografik çalışmalardan elde edilen bilgilere dayanarak yapılır. Klinik teşhis genellikle tipik olarak kolik tarzında olan (spazmodik dalgalar halinde gelip giden) ağrının yeri ve şiddetine dayanarak yapılır. Sırt ağrısı, böbrek taşı böbrekte tıkanıklık yarattığında ortaya çıkar. Fizik muayenede ateş ve etkilenen tarafta kostovertebral açıda (böğürde) hassasiyet görülebilir.
Görüntüleme Yöntemleri
Direk üriner sistem grafisi: X ışını tabanlı bir görüntüleme yöntemidir. Röntgen olarak bilinir. Taş hakkında detaylı bilgi vermez.
Ultrasonografi:
X ışını içermediği için özellikle hamile hastalarda ve çocuklarda tercih nedenidir. Taşa bağlı böbrekte meydana gelen şişliği göstermede etkilidir. Üreter denilen böbrek kanalına düşmüş olan taşları göstermede başarı oranı düşüktür. Şişman hastalarda etkinliği azdır.
Tomografi:
Böbrek taşı hakkında en detaylı bilgiyi veren görüntüleme yöntemidir. X ışını kullanıldığından alınan radyasyon dozuna dikkat etmek gereklidir.
Laboratuvar incelemesi
- İdrarın mikroskobik incelemesi
- Tam kan sayımı
- Böbrek fonksiyon testleri:
Anormal derecede yüksek kan kalsiyum seviyelerini (hiperkalsemi) aramak için
- 24 saatlik idrar:
Toplam günlük idrar hacmi, magnezyum, sodyum, ürik asit, kalsiyum, sitrat, oksalat ve fosfatı ölçmek için toplama;
- Taşların analizi:
Toplanan taşların kimyasal analizi bileşimlerini belirleyebilir ve bu da gelecekteki önleyici ve tedavi edici yönetime rehberlik etmeye yardımcı olabilir.
TEDAVİ
ESWL (Ses dalgası ile taş kırma)
Ekstrakorporeal şok dalga litotripsi (ESWL) böbrek taşlarının çıkarılması için girişimsel olmayan bir tekniktir. ESWL, yaklaşık 30-60 dakikalık bir süre boyunca bir taşın parçalanmasına neden olmak için dışarıdan uygulanan, odaklanmış, yüksek yoğunluklu ultrasonik enerji darbeleri vermek için bir litotriptör makinesinin kullanılmasını içerir. 1980’li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde piyasaya sürülmesinin ardından ESWL, böbrek ve üreter taşları için bir tedavi alternatifi olarak hızla ve yaygın bir şekilde kabul görmüştür Şu anda böbrek ve üst üreterde bulunan komplike olmayan taşların tedavisinde, taş boyutunun 20 mm'den az olması ve ilgili böbreğin anatomisinin normal olması koşuluyla kullanılabilmektedir.
CERRAHİ
Üreteroskopi (URS)
Esnek ve sert fiberoptik üreteroskoplar küçüldükçe üreteroskopi giderek daha popüler hale gelmiştir. URS işleminde yarı-sert üreteroskoplar ile idrar yolundan girilerek taşa ulaşılır. Laser ya da pnömotik taş kırıcılar yardımı ile taşlar kırılır. Kırılan taşlar kendiliğinde düşmeleri için bırakılabilir ya da bir basket tutucu yardımı ile vücut dışına alınabilir. İşlem sonrasında ameliyat özellikleri ve cerrahın tercihine bağlı olarak üreteral stent (mesaneden üretere ve böbreğe uzanan küçük bir tüp) yerleştirilmesini gerekebilir. Üreteral stentlerin uzunluğu 24 ila 30 cm arasında değişir ve çoğu, her iki ucundaki kıvrım nedeniyle genellikle "çift J" olarak adlandırılan bir şekle sahiptir. İdrarın üreterdeki bir tıkanıklıktan geçmesine izin verecek şekilde tasarlanmışlardır. Üreteral stentler üreteri genişleterek taşların düşmesine yardımcı olabilir. Ayrıca taş parçalarının tekrar idrar kanalını tıkamasını engeller. Hasar görmüş olan idrar kanalının (üreterin) daha sağlıklı iyileşmesine yardımcı olur.
Üreteral stentler günlerce veya haftalarca üreterde tutulabilirler. Genelde 2-4 hafta arasında çıkarılırlar. Stentler topikal anestezi altında bir ofis ziyareti sırasında sistoskopik olarak çıkarılabilir.
Üreteroskopik teknikler genellikle alt üreterde bulunan taşların tedavisinde ESWL'den daha etkilidir ve Holmium:YAG lazer ile taş kırmada elde edilen başarı oranları %93-100'dür. ESWL geleneksel olarak birçok uygulayıcı tarafından üst üreterde bulunan taşların tedavisinde tercih edilse de, daha yeni deneyimler üreteroskopik tekniklerin üst üreter taşlarının tedavisinde belirgin avantajlar sunduğunu göstermektedir. Özellikle, ESWL ile karşılaştırıldığında üreteroskopik tedaviden sonra genel başarı oranı daha yüksektir, daha az tekrar girişim ve ameliyat sonrası ziyaret gerekir ve tedavi maliyetleri daha düşüktür. Bu avantajlar özellikle çapı 10 mm'den büyük taşlarda belirgindir.
Rırs (Retrograd İntrarenal Cerrahi)
RIRS, bir lazer ve dış idrar kanalında (üretradan) böbreğe giren fiberoptik endoskop adı verilen bir görüntüleme tüpü kullanılarak böbrekte herhangi bir kesi yapmadan taşları çıkarmak için yapılır. Genel, lokal veya spinal anestezi altında gerçekleştirilebilir. Bu prosedür, özellikle RIRS konusunda eğitim almış uzman bir ürolog gerektirir.
Bu prosedürü gerçekleştirmek için endoskop üretradan, üretere ve son olarak böbreğin idrar toplayan kısmına yerleştirilir. Endoskop ile böbreğe ulaşıldıktan sonra doktor taşı görebilir ve bir lazer probu ile taşı parçalayabilir veya hatta basket adı verilen alet ile taşları yakalayıp vücut dışına alabilir.
RIRS’ın en önemli avantajları vücutta herhangi bir kesi olmaması, ameliyat sonrası uzun süreli ağrının ortadan kalkması, ayaktan ya da kısa süreli hastanede yatış ile yapılması ve normal yaşama erken geri dönüştür.
Kanama bozukluğu olan veya obez olan hastalarda özellikle tercih edilebilir.
Perkütan nefrolitotomi
Perkütan nefrolitotomi ameliyatında cerrah hastanın sırtında yaklaşık bir cm’lik kesi açarak ilerler ve ardından böbrek taşlarını çıkarmak için küçük endoskoplar ve aletler kullanır. Perkütan nefrolitotomi, ekstrakorporeal şok dalgası litotripsi veya üreteroskopi gibi diğer prosedürlerin başarısız olduğu veya mümkün olmadığı durumlarda tercih edilir. Bir hastaya Perkütan nefrolitotomi uygulanmadan önce, doktor enfeksiyon belirtileri için idrar kontrolü, kan testleri ve taşların böbrekte tam olarak nerede olduğunu belirlemeye yardımcı olan bilgisayarlı tomografi (BT) gibi testler yapacaktır.
Ameliyatın en önemli riskleri kanama ve sonrasında meydana gelebilecek olan enfeksiyondur. Ameliyat sonrasında sırtınıza nefrostomi denilen bir tüp takılması gerekebilir. Bu tüp sırtınızda 1-4 gün arasında kalabilir.
Akademik
bilgi@senoltonyali.com
İletişim
Randevu Al
Sosyal Medya
senoltonyali@istanbul.edu.tr
Adres
İTF - Çapa/İstanbul
+90 535 625 74 40
+90 212 414 20 00